9 Ocak 2014 Perşembe

HİÇ Mİ VİCDANINIZ SIZLAMAYACAK SAYIN BAŞKAN ?

Bir okurumuzun Gökçeada Belediye Başkanına yazdığı açık mektubu yayınlıyoruz:

HİÇ Mİ VİCDANINIZ SIZLAMAYACAK SAYIN BAŞKAN ?

Sardunya Adası'na, Alaçatı'ya cümle esnafı toplayıp geziler tertipleyen Sayın Belediye Başkanı, oralardan döndüğünüzde herkese ne kadar çok şey görüp, öğrendiğinizi, Gökçeada'nın da bir Alaçatı, bir Bozcada olabileceğini anlattınız ve umutlar verdiniz.

Çünkü siz de biliyorsunuz ki, Gökçeadayı değerli kılan onun bozulmamış mimari dokusu ve doğasıdır.

Siz de biliyorsunuz ki eğer Gökçeada bu iki özelliğini kaybederse hiç bir turizm değeri kalmaz, ucuzun ucuzu turizm yapılan, kimsenin görmek istemediği bir yere dönüşür.

Bunları biliyorsunuz ama yüreğinizi bu bildiklerinizin yanına koymuyorsunuz. En hafifi yeniden seçilmek kaygısı olmak üzere dünyevi kaygılarınız ve eş, dost, hemşehri ve çıkarcıların sırtınızı sıvazlaması ile doğru olduğunu söylediğiniz şeylerin tam aksini yapıyorsunuz.

Gökçeada meydana gelen turist artık geleneksel dokuya ait hiç birşey göremiyor. Ziraat Bankası binasının ardından Meydanda bütün binalar üç katlı olmuş olacak. Ziraat bankası keşke şu an olduğu yerde kalsaydı. Bakın Foça beledisi bunu başarmış : http://www.focafoca.com/resimler3/r_a_ykb_07070801.jpg Bakın Alaçatı Belediyesi bunu başarmış : http://www.elbamimarlik.com/images/projelerfotogaleri/pict0737_ed220.JPG.thumb.JPG Gökçeadanın orjinal dokusunda üç dört katlı betonarme binalar mı var ki ısrarla adaya bunu dayattınız başkanlığınız süresince. Planları yapan imar büroları tam tersini savunmalarına rağmen onlara da dayattınız. Meydana bakan üç beş taş binanın hala direndiği 286 adayı da önceki belediye başkanı ile el ele kurban ettiniz. Önceki belediye orayı ticari alan ilan etti, siz de koruma amaçlı planlarda SİT alanı dışına çıkardınız.

Şimdi şu resimdeki binanın ve onun yanıdaki taş evlerin yıkılmasına hiç mi vicdanınız sızlamayacak ?

MASİ OTEL DE SORULDU !

GÖKÇEADA BELEDİYESİNDE YÜRÜTÜLEN SORUŞTURMA MASİ OTELİ DE KAPSIYOR!

Bugün Ada Kargası tarafından yayınlanan belge ile ortaya çıkan soruşturmanın detayları yavaş yavaş ortaya çıkmaya başladı.

Soruşturma belgesinin, 2/b bendinde, " (belediye meclisinin) 06.09.2010 tarih ve 2010/51 sayılı kararıyla onanan, Eski Bademli köyü 101 ada 23 parselin Turizm Tesis Alanı olarak planlanlanmasına ilişkin 1/5000 ölçekli nazım imar planı ve 1/1000 ölcekli Mevzii imar planında Kot alınacak noktanın Çevre Düzeni Planı notlarına aykırı olarak belirlendiği, alıması gereken kamu kurum ve kuruluşlarının görüşlerinin alınmadığı ve plan yapımına esas olmak üzere, plan kararlarına yansıtılması gereken jeolojik-jeoteknik etüd raporunun yaptırılmadığı" ve

Soruşturma belgesinin 2/c bendinde " (belediy meclisinin) 02.06.2012 gün ve 2012/12 sayılı kararıyla onanan Eski Bademli köyü 101 ada 22 ve 23 nolu parsellere ait 1/5000 ölçekli Tadilat-İlave Nazım İmar Planı ile 1/1000 ölçekli Tadilat-İlave İmar Planında, Çevre Düzeni Planı notlarına aykırı yapılaşma koşulları belirlendiği"

ifadeleri ile, Masi Otele ilişkin hem Kot farkına dayalı olarak verilen yüksek katın, hem de plan tadilatı ile verilen genişletilmiş yapılaşma alanının İmar Kanununa aykırı olduğu tesbit edilmiş ve ilgililerden bu konuda savunma istenmiş oluyor.

Masi Otel süreciyle ilgili detaylı bir dizi haberi daha sonra izleyiciliremizle paylaşacağımızı hatırlatırken, yine de sormadan geçemiyoruz :

Sayın Başkan, Bütün Gökçeadalıların ve ülke kamuoyunun muhalefetine rağmen ve hukuku çiğneyerek bu otelin yapılmasına izin vermeniz ve sürekli kol kanat germenizin nedeni nedir ?

SORUŞTURMACILAR SORUYOR : 334 ADADA NELER OLDU ?

SORUŞTURMACILAR SORUYOR : 334 ADADA NELER OLDU ?

Belediye yönetimine açılan ve dün sayfamızda duyurduğumuz soruşturmanın kodlarını araştırmaya devam ediyoruz.

Bu soruşturmada Belediye yöneticilerine yöneltilen imar usulsüzlüğüne ilişkin onlarca soru içinde dikkat çekecek kadar önemli bir kısmı 334 adadaki parsellerin, Çevre DÜzeni Planında ön görülenden fazla yapılaşmaya izin verilmiş olmasına ilişkin.

334 ada Gökçeadada son yılların konut atağının yaşandığı alan. Hani yan yana, neredeyse yapışık nizamda konut projelerinin yapıldığı alan. Yüzde 50lileri bulan oturum alanlarında imar izinleri ile yapılan ve bu yüzden sanki Gökçeadada arazi sıkıntısı varmış gibi iç içe yapılan o konutların bulunduğu alan.

İşte bu alandaki beton yoğunluğunun artmasının Belediye yönetiminin Çevre Düzeni Planını ihlal etmesi sonunda olduğu anlaşılıyor.

334. adada kimlerin arazileri vardı, hangi inşaat şirketleri iş yaptı ? Belediye başkanı ve yakınları o bölgede yapılan konutlardan edindi mi ?

Biz soruyoruz diye yanıtlamazlar tabi, ama şimdi müfettişler soruyor ?

İŞTE SORUŞTURMAYA KONU OLAN İDDİALAR :

İŞTE SORUŞTURMAYA KONU OLAN İDDİALAR :

Ekteki linkten ulaşarak okuyabileceğiniz soruşturma belgesinde 20 imar uygulaması ve 4 imar değişikliği tek tek Belediye yöneticilerine soruluyor.

Giriş kısmındanki ifadeden anlaşılıyor ki, bu inceleme bir Yargılama sürecine ön inceleme olarak yapılmaktadır.

Soruşturmada ilk madde olarak, norm kadro bulunmadığı halde, bir müdürün, Belediye Başkan Yardımcısı olarak atanması soruluyor.

Daha sonra ise çok sayıda parselde gerçekleştirilen imar uygulamaları tek tek sorgulanıyor.

Ve bir hafta içinde savunma yazılması, aksi taktirde savunma alınmış varsayılarak hüküm tesisine gidileceği bildiriliyor.


Ada Kargası ekte yayınladığımız belgeyle ilgili hukukçuların ve teknik kişilerin görüş ve yorumlarını alarak sizlerle paylaşacak.

Gökçeadalılardan da katkı bekliyoruz. Söz konusu parselleri saptayalım ve hangi konularda usulsüzlükler yapıldığının iddia edildiği kamuoyunca anlaşılsın.

http://imagizer.imageshack.us/v2/1600x1200q90/801/u2on.jpg

http://imagizer.imageshack.us/v2/1600x1200q90/594/yzjj.jpg

http://imagizer.imageshack.us/v2/1600x1200q90/845/z1nk.jpg

GÖKÇEADA BELEDİYESİNE SORUŞTURMA!

GÖKÇEADA BELEDİYESİNE SORUŞTURMA!

BELEDİYE YÖNETİMİNİN İMAR YASALARINI DEFALARCA İHLAL ETTİĞİ İDDİA EDİLİYOR.

Ada Kargası Ada için tarihsel önemde bir özel habere imza atıyor.

On gün önce, Aralık ayı sonunda, Gökçeada Belediye başkanı ve tüm meclis üyelerine soruşturma açıldı.

Gökçeadalıların yıllardır dile getirdikleri şaibeli imar uygulamaları nihayet İdari Soruşturmaya konu oldu.

2010 yılından bugüne kadar Gökçeada Belediyesince verilen 20 imara kararı ve 4 imar değişikliği kararı kanuna ve yönetmeliklere aykırı bulundu.

İçişleri Bakanlığı Gökçeada Belediyesine soruşturma açtı ve tüm yöneticilerden savunma istedi.

Soruşturma sonunda aykırılık iddiaları sabit bulunursa yöneticiler Görevi Suistima suçlaması ile yargı önüne çıkarılacak.

Soruşturma belgelerini bir sonraki haberimizde Gökçeada halkına sunacağız.

7 Ocak 2014 Salı

TOPLU KONUTLARDA İMARSIZLIK HÜKÜM SÜRÜYOR !

TOPLU KONUTLARDA İMARSIZLIK HÜKÜM SÜRÜYOR !

Toki tarafından yapılmış olan toplukonutlarda giderek çığrından çıkan bir toplu imar cinneti yaşanıyor.

Toplukonutlardaki evler site mantığı ile yapılmıştır ve kat irtifakına sahiptir. Müstakil evler değildir. Bu nedenle, evlerin çevresindeki bahçeler aslında ortak kullanım alanıdır.

Bu nedenle, bu bahçelere bırakın bina yapmayı, duvar bile çekmek imar yönünden mümkün değildir.

Fakat, Toplukonutlar son iki yıldır hızlanan şekilde inşaat faaliyeti içinde. Bu evlerin bahçeler içindeki ferah görünümü hızla değişiyor. Bahçelerine ufak birer depo yapanlar neyse de, içinde ailecek yaşayabileceği büyüklükte gecekondu dikenler mi ararsınız, envai çeşit kulübeler mi.

Hatta, sonunda bir çokları evlerini büyütmeye girişti, duvarlar yıkılıyor ve bahçeler evin içine alınıyor. Bu arada bu yığma evlerde ne tür riskler yaratılıyor allah bilir.

İş o hale geldi ki insanlar birbirlerinden şikayet etmeye başladılar.

Peki, imar hükümlerini uygulamakla yükümlü Gökçeada Belediyesi ne yapıyor ? Sadece seyrediyor.

Ancak asılnda belediye tarafından suç işlenmektedir.

Gökçeada Belediyesi sadece muhaliflerin kural ihlallerini takip eder, bunun dışında oy veren ya da vermesi muhtemel herkese göz yumar. Herkese güler yüz gösteren, çok iyi belediye başkanı olmanın kola yolu bulunmuştur.

Bu arada ada bir "KULUBE CUMHURİYETİNE" dönüşmüş kimin umrunda...

http://www.adahaber17.com/makale/nuray-mestci/kulube-cumhuriyeti/223.html

SİNTİNE TESİSİ GİBİ BASİT VE SOMUT BİR SORUYA BİLE YANIT YOK !

SİNTİNE TESİSİ GİBİ BASİT VE SOMUT BİR SORUYA BİLE YANIT YOK !

Belediye Başkanını halk seçiyor. Bizim adımıza bizim belediyemizi idare etsin diye. İlçemize bir derebeyi seçmediğimize göre, bu makama oturan kişi, yaptığı herşey ve adayla ilgili her konuda halkın ve gazetecilerin sorularına muhatap olacaktır. Ve bu sorulara yanıt vermek görevidir.

Oysa, belediye başkanımız Ada Kargası'nın soruları gibi zor soruları bir yana bırakalım, çok basit bir konudaki somut sorulara bile yanıt vermiyor ? Halka ve gazetecilere cevap ver sayın Başkan :

http://www.adahaber17.com/makale/nuray-mestci/simdi-de-sintine-kabusuna-mi-sira-geldi-/208.html

İşte Nuray Mestçi'nin soruları :

"Şimdi hemen aklımdaki bütün soruları sıralamak istiyorum:

1- Gerçekten ve de sahiden Kuzulimanı’na sintine atığı arıtma tesisi yapılacak mı?

2- Böyle bir tesis yapılacaksa temiz deniz, temiz hava ve de organik gıda için adamıza gelen ve de adamızın ekonomisinin büyük bölümünü çeviren turistlere Kuzulimanı’ndaki sintine arıtma tesisi ile mi merhaba diyeceğiz?

3- Mutlaka sintine atığı arıtma tesisi yapılması gerekiyor ise bula bula bizim canım Kuzulimanı’mızı mı buldunuz?
4- Bu tesis ille de yapılacaksa denizin çok daha kirli olduğu Çanakkale Boğazı’nın başka yerlerine niçin yapılmıyor? İlle de en temiz denizin bulunduğu yer mi berbat edilmeli?

5- Böyle bir tesis Kuzulimanı’na yapılırsa, bu tesisin düzgün işletilip işletilmediğini kim kontrol edecek?

6- Bilenler bilir pek çok çimento fabrikası gündüz bacalarındaki filtreyi çalıştırır. Gece olduğunda bu işlemi pahalı bulur filtreyi kapar ve de çevrede kimse nefes alamaz hale gelir. Sintine arıtma tesisi yapılırsa, bu tesisin aynı mantıkla işletilmeyeceği garantisini kim verecek?

7- Kuzulimanı benim bildiğim kadarıyla turizm teşvik alanı kapsamında. Bizim hayalimiz oranın birkaç yıl içinde butik oteller, balık lokantaları ve çeşit çeşit kafelerle dolmasıydı. Bu hayallerimizden vazgeçip, Çanakkale boğazı trafiğinin çöpçüsü mü olacağız?"

DERENİN ÜZERİNE YAPILAN KAÇAK ÇARŞI !

Bir kaç yıl önce, Gökçeadalıların şaşkın bakışları arasında, şehir merkezinin girişinde derenin üzerinde bir inşaat başladı. Ve kısa süre içinde şimdi bazılarının "kuleli çarşı" dedikleri bir dükkanlar kompleksi zuhur etti.

Sonra duyuldu ki, Belediyemiz "yap işlet devret" yolu ile yaptırmıştı bu binayı.

Bu binayla ilgili bir çok sorusu var Gökçeadalıların, biz aracı olalım ve Belediye başkanımıza yöneltelim sorularımızı :

1. Dereler ve dere yatakları plajlarla aynı hükümde, satılamaz ve kiralanamaz ve yapılaşma yapılamaz hazine arazileri olduklarına göre : Bu binanın yapıldığı parsel hangisidir ?

2. Dere yatağı üzerine bina yapılması, sel ya da yıkım tehlikesi doğurabilir mi ? Bu konudan DSİ'den resmi görüş ve izin alındı mı ?

3. Bu bina, arka kısmında bulunan binaların ana cadde ile olan ilişkisini kesmiştir. Bu durumda o binaların sahipleri yargıya başvurursa bu binanın imar dışı olması nedeniyle yıkılması gündeme gelebilir mi ?

3. Bu binanın yapılması için açılan ihale ne şekilde duyuruldu, kaç firma katıldı, muammen bedel ne idi ? İhale nasıl sonuçlandı ?

4. Bu binanın sahip olduğu mimari "stil" adanın mimari dokusuyla ilgisizdir. Gökçeada Belediyesi gökçeadayı bir marka yapmaya çalışırken, Gökçeadanın taş binalardan oluşan doğal mimarisine özen gösterdiğini Sait Halim Ergör çarşısında göstermişti. Öyleyse, bu binanın adayla ilgisiz, yapıştırma gibi duran tarzına neden izin verilmiştir ? Binanın mimari projesi için bi yarışma açılmış mıdır ? Mimariyi kim kararlaştırmıştır ? Yüklenici firmanın keyfine mi bırakılmıştır ?

5. Bu binayı yaparken Belediyemizin amacı gelir elde etmek midir ? Belediyemizin bu binadan ancak on yıl sonra gelir elde etmeye başlayacağı düşünülürse bu bina neden yapılmıştır ?

6. Konu açılmışken, Belediyenin halihazırda kirada bulunan dükkan ve otellerinden rayiç bedellerde kira almıyor oluşu nasıl açıklanabilir ? Belediyenin kaç dükkanı vardır ve bunlardan ne kadar kira geliri elde etmektedir, kira tahsilatları yapılmakta mıdır ?

ADA KARGASINDAN BÜYÜK HİZMET !

ADA KARGASINDAN BÜYÜK HİZMET !

GÖKÇEADALILARIN AKILLARINI SÜREKLİ KURCALAYAN SORUNUN YANITINI BULDUK.

Gökçeada'da herşey değişir fakat değişmeyen "elektirik kesintisidir". Yaz ve kış demeden, ama en çok da kışları, haftanın her günü ama en çok da Pazar günleri sık sık elektirikler kesilir. Şansı olup belediye anonsunu duyanların haberi vardır, haberi olmayanlar da garipsemez çünkü bu bir olağan durumdur Gökçeadada.

Öyle olağandır ki, sanki ülkenin her yerinde böyledir. Sanki elektirik böyle nazlı bişeydir, canı ister gelir ister gelmez.

Gökçeadalı da sormaz bu yüzden, yahu oyun mu oynuyorsunuz ? Üç yüz yıllık teknoloji bu elektrik dediğimiz şey, üç yüz yıllık teknolojiyi bile işler durumda tutamıyorsanız o koltuklarda niye oturuyorsunuz ? diye.

Gökçeadalı soru sormamaya, hesap sormamaya, talep etmemeye alıştırılmıştır sanki. Koyun yerine kona kona bunu kanıksamıştır sanki.

Elektrik İdaresi yetkilileri uyduruk bi neden atar ortaya, "bakım çalışmamız " var diye. Kimse sormaz mı? : " Çağdaş dünyada da elekrik hattı bakımları yapılırken saatlerce elektriksiz mi kalıyor kentler ? Mesela alternatif besleme güzergahları neden yok ? Ya da niye bu kadar çok bakım gerekiyor, hatların kalitesi neden arttırılmıyor ?

İŞTE BÜYÜK HİZMET :

Gökçeadalılar yerine biz araştırdık ve bulduk. Meğer elektrik kesintileri son derece ulvi bir amaca hizmet etmekteymiş. Kasıtlı olarak yapılıyormuş. Malumunuz bu ada dünyanın ilk Citta Slow adası. Kafa kafaya veren idarecilerimiz düşünmüş ve böyle bir güzellik yapmaya karar vermişler. Her Pazar elektrikleri keselim. Böylece esnafların, atölyelerin işleri yavaşlasın ki komşu esnaflarla bi tavla atmaya vakitleri olsun. Evlerde klimalar, sobalar, kaloriferler çalışmasın üşüyen insanlar birbirine yaklaşsın. TVler, bilgisayarlar çalışmasın ki insanlar birlikte vakit geçirsinler. Sözün kısası Elektrik kesik diye sinirlenmeyi bi tarafa bırakın, gülümseyin ve bir kitap okuyun, ya da ailenizle gezmeye çıkın, ya da komşunuzla bi tavla atın.

ADA KARGASI GÖKÇEADA BELEDİYESİ İÇİN PROJE GELİŞTİRDİ.

ADA KARGASI GÖKÇEADA BELEDİYESİ İÇİN PROJE GELİŞTİRDİ.

Bazı izleyicilerimizin "Neden sürekli Belediye ile uğraşıyorsunuz ? Biraz da PTT ile falan uğraşın." türünden sitemlerini ciddiye aldık ve Belediye idaresine karşı olumsuz tavrımızı bir yana bırakarak, Belediyemiz için bir proje geliştirdik.

Biliyorsunuz "doğal dokusu", "geleneksel mimarisi" ve Citta Slow oluşu ile "marka" yapılmaya uğraşılan adamıza gelen misafirlerimizi şehrin girişinde, yolun sağ tarafında kondurulmuş bir beton santrali kucaklıyor.

Nasıl oluyor da oluyor ? Misal peynir imalathanesi yapmak isteyen üreticiye bile Belediye şehir içinde üretim izni vermezken, koca beton santrali şehrin tepesine dikiliyor. Gizemli adamızın bütün gizemleri gibi bunu da bilen yok.

Sadece bir laf dolanıyor ortalıkta "geçici" diye. Dört yıldır geçmeyen bu geçiciliğe şapka çıkarıyoruz.

Ve Belediyemizi bu beton santralinin haşmetinden yararlanmaya çağırıyoruz. İşte projemiz : Kocaman bir hoşgeldiniz tabelası yaptırılsın ve santral siloları üzerine monte edilsin. Böylece gelen misafirlerimize, Gökçeadanın geleneksel mimarisi ve doğal dokusu üzerine büyük bir hızla beton boca etmekte olduğumuzu kısa yoldan anlatmış olur, onların şehri gezerken "bu taş binaların arasında bu çirkin üç dört katlı beton binaların ne işi var ?" , "Bu güzelim ovanın ortasında beş altı katlı binalar niye dikilmiş ?" "Bu otel kaç katlı sayamadık ?" türünden sorularına muhatap olmayız.

GÖKÇEADA'DA LAĞIMIN DENİZE AKMASI AYIPTIR !

GÖKÇEADA'DA LAĞIMIN DENİZE AKMASI AYIPTIR !

Gökçedanın en önemli alt yapı sorunlarından biri kanalizayon sistemidir.

Gökçeadanın kanalizasyonu Kaleköyden denize deşarj edilmektedir.

Kısa süre önce mendirek içindeki patlak nedeniyle deşarj hattı onarılmıştır.

Ancak, bu onarım sırasında bilimsel gerçekler göz önüne alınmadığı, sadece gözümüzden uzaklaşssın yeter diye bakıldığı için hat yeterince uzağa ve derine götürülmemiştir.

Bu nedenle atıkların basınç etkisi ile fiziksel imhası ve karadan uzaklaşması temin edilememiştir, atıklar akıntı ve dalgalarla kıyıya gelmeye devam etmektedir.

Gerçek çözüm ise bir arıtma tesisi yapımıdır. Nüfusu son derece sınırlı olan, sanayi tesisi olmayan, turizm tesisleri büyük kapasitelerde olmayan ilçemizde bir arıtma tesisi kurulması büyük bir güçlük arzetmemektedir.

Diğer yandan, Aşağı Kaleköyün kanalizasyon sistemi mühendislik olarak hatalı yapıldığından, özellikle yağmurlu mevsimlerde taşmakta ve bölgeyi haftalarca lağım suları içinde bırakmaktadır.

Alayın kanalizasyon sistemi de arızalı olduğu için işlememekte, lağım suları vidanjörlerle taşınmaktadır.

Yeni konut yapılan alanların kanalizasyonlarının da planlanarak kanalizasyon sisteminin yenilenmesi ve bir arıtma tesisi yapılması acil önemdedir.

Gökçeadanın merkeze en yakın kumsalının kullanılamaz durumda olması büyük ayıptır.

Bizim sorularımızı sevmiyor olsa da biz Belediye Başkanımıza sormadan edemeyeceğiz :

7 yıldır o koltukta oturuyorsunuz, arkanızda da iktidarın gücü var, adada elli milyar liraya yakın para kullanıssız limanlara ve hatalı mendireklere harcanabilirken, en temel alt yapı sorunları neden çözülememiştir ?

2 Ocak 2014 Perşembe

SESİMİZE SES VER !



Yeniden başlıyoruz, yenilmeyeceğiz. İlke ve yaklaşımlarımızı anlatmıştık bir kez daha kayıt düşelim buraya :

1. Ada Kargası Gökçeadalıları koyun yerine koyan, adayı malı gibi gören, bilgi vermeyen, hesap vermeyen, kapalı kapılar arkasında iş gören İdarecilere karşı adalıların "böyle olmaz" itirazının SESİDİR. 


2. Gökçeadada yolsuzlukları, kayırmaları, çirkinlikleri herkes bilir. Ancak sadece fısıltıyla dost meclislerinde dile getirebilir. Çünkü adanın iplerini ele geçirmiş olanlar en ufak bir muhalefet ve eleştiriye karşı ellerindeki erki harekete geçirirler. Bilinenler söylenemez. Ve bu nedenle de itirazlar, eleştiriler bir araya gelemez, sesi yükseltilemez. Ada Kargası susturulanların SESİDİR.

3. Ada Kargası Gökçeadanın ve adalıların zenginleşmesine karşı değildir. Ada Kargası Gökçeadanı kalkınmasının vurgunculukla değil vizyon ile, plan ile, uzun vadeli ve sağlıklı yaklaşımlar ile mümkün olacağına inanaların SESİDİR.

Sayfamızı tüm adalılara ve dostlarına öneriniz. Arkadaşlık önerisi gönderiniz.

https://www.facebook.com/pages/Ada-Kargası/647111042001921

GÖKÇEADA BELEDİYESİ MAAŞ ÖDEYEMİYOR !



Gökçeada Belediyesi iki aydır işçilerinin alnının teri olan maaşlarını ödeyemiyor. Belediye yönetiminde şeffaflık olmayınca biz ve tüm adalılar da merak ediyor bazı şeyleri :

1. Gökçeada Belediyesinin ekonomik durumu nedir ? Gelirleri ne kadar, harcamaları ne kadardır ?

2. Kaleköydeki Resort otelin ve yan tarafındaki arazinin satışından elde edilen gelir nedir ? Bu para ne şekilde harcanmıştır ?

3. Belediye son beş yıl içinde ne kadar gayrımenkulunü satmış ve bu parayla neler yapmıştır ?

4. Geçtiğimiz yıl içinde, hiç otobüs seferi olmayan Tepeköy dahil olmak üzere 28 noktaya yapılan otobüs duraklarına kaç lira ödenmiştir ? Tanesine 14 bin lira ödendiği iddiaları doğru mudur ?

5. Belediye binasının yenilenmesine harcanan para ne kadardır ?

6. Belediyeye gelir elde etmek için adanın her yerini yapılaşmaya açmak ve arsa satarak belediye yaşatmak doğru bir yöntem midir ?

7. Adada istihdam yaratacak önlemler almak yerine, belediyeye sürekli işçi almak sonra da maaşlarını ödeyemeyecek duruma düşmek mantıklı mıdır ?

ŞAHİNKAYA ARAZİLERİNDE NELER OLUYOR ?



Bilindiği gibi Belediye Başkanımız Yücel Atalay Şahinkayalıdır.
Ve yine tüm adalıların bildiği gibi, Belediye işi gücü bırakmış, defalarca Ankaraya koşularak, Şahinkaya tarım arazilerine imar getirmek için uğraşmaktadır.

Bizim de kendilerine bazı sorularımız var ?

1. TC Devleti ve hükümetinin televizyonlarda spotlar da yayınlayarak savunduğu doğru bir yaklaşımı var : Tarım alanlarını yapılaşmaya açmamak. Çünkü geçmiş onyıllarda yapılaşmaya açılan tarım alanları, geriye gelmesi imkansız bir zenginliğimizi, toprağımızı yok ediyor.

2. Gökçeada imar çalışması yapılmasına ihtiyaç var ise, Adanın güney kıyılarında Güzelcekoydan başlayıp Kapıkayaya kadar kilometrelerce tarıma elverissiz arazi mevcuttur.

3. Öyleyse neden inatla Şahinkaya arazilerine imar getirilmeye uğraşılıyor ?

4. Belediye başkanı kendisinin ve akrabalarının arazileri olan bir alanda emlak rantı yaratmak için devlet ve hükümet politikalarını bile delmeye çalışacak ölçüde çaba göstermesinin gerekçesini açıklasın ?

5. Bu imar çalışmalarının yapılabilmesi için oradaki arazi sahiplerinin ödemesi gereken ciddi bir meblag tutan paranın belediye bütçesinden ödendiği ya da ödenmesinin planlandığı söylentileri doğru mudur ?

6. Henüz ortada imar gelmiş bir alan bile yokken. Bir tek konut ve arsa yokken boş tarlalara İçme suyu şebekesi çekilmiştir. Bu şebeke kim tarafından nasıl finanse edilmiştir ? Belediye işçileri çalışmış mıdır ?

7. Yine boş tarlalara şehir cereyanı vermek üzere devasa bir trafo konulmuştur ? Bu trafoyu kim finanse etmiştir ?

Soru sormak Gökçeadalıların hakkıdır. Yanıt vermek yerine tepki gösterilmesi ise birşeylerin gizlendiği düşüncemizi güçlendirmektedir.

ÖRNEK DİYALOG



Ada Kargası ve Sezai Onur arasında yaşanan ve Karganın tam istediği gibi idarecilerle adalılar arasında bir şeffaflık ve diyalogun kapılarını aralayan konuşmayı burada tekrar yayınlıyoruz :

Sezai Onur : Mesela siz adanın % 75 inin maliye adına tapulu olduğunu biliyor ve bundan rahatsız olmuyor musunuz.danın ancak % 25 i şahısların malıdır.Maliye şu an 240 bin dönüm yere sahiptir.Askeriyenin elinde Türk köylerinin toplamı kadar tapulu ve tahsisli arazisi vardır.Hala beyaz manastırdan başlayıp aydıncık burnuna kadar ki 15 bin dönüm arazi Askeri yasak bölgedir.Ada yüzölçümünün kalan % 25 lik kısmında % 80 rum taşınmaz sahibidir.Türk köylerinde kala kala taş çatlasa 20 bin dönüm arazi vardır.Yani kaba bir hesapla ada yüzölçüğmü oan 289 bin dönümdn 20 bin dönüm köylerdedir.yani isteseniz de 250 bin dönüm içinde imar,yapılaşma yapamazsınız.Devlete ve askere ait alandır buralar...Bilmem anladınız mı..

Ada Kargası Rumlara ait arazilere imar getirilemez diyorsunuz anlaşıldığı kadarıyla. Rumlar bu ülkenin vatandaşı olarak Türklerle aynı haklara sahip değiller mi ? Gökçeadayı kısırlaştıran bu MGK yaklaşımından artık kurtulmamız gerekmiyor mu ? Ayrıca, Hazinenin elindeki taşınmazların belediyeye devredilerek imara açılması hem belediyeyi zenginleştirir hem de tarım arazisi olmayan bölgelerin kullanılmasını sağlar.

Sezai Onur Öyle birşey demedim karga.Hazine elindeki arazileri de belediyeye vermiyor.İmar meselesi rum veya türk meselesi değil.Siz imardan sadece çarpık yapılaşma,yeşilin katledilmesi olarak anlıyorsunuz.Adanın neredeyse tamamı çorak ve sahipsiz.Evini otelini yapan hemen ağaç dikiyor.yeşillendiriyor.Hem imar demek her yere inşaat demek değildir.Evlenenin ev yapması,Agro turizm yaparak çiftlikler yapılması, da imar konusudur.İmar yeşil alanların,parkların, da kati olarak belirlenmesidir.yani emsali,yapılaşma koşullarını iyi ayarlarsanız ve çok düşük tutarsanız sorun kalmaz.yani Agro turizm imarında olduğu gibi 1 dönüm arazide 100 metre izinin zararı nedir.950 m2 yeşil alan ve 50 m2 si oturumu olan bir agro turizm tesisi yapılaırsa kalan 950 m2 için meyve sebze bahçesi yapma şartı vardır.

Ada Kargası : Biz sorularımızı sıralayarak tam da bu yazdıklarınızın adalılar tarafından bilinmesini, tartışlılmasını ve fikirler beyan edebilmelerini istiyoruz. Agro turizm için imara açılan yerler neresi olacak, otel yapılacak bölgeler neresi olacak, merkezde göz göre göre taş evler yıkılabilecek mi, geleneksel mimari içeren bir ada göz göre göre ticari alan ilan edilebilecek mi , birbirinden çirkin yapıların gökçeada merkezini sarması nasıl engellenecek vs vs. Biz katılımcı ve şeffaf belediye talep ediyoruz ve bu da başkanın iyi niyeti ve sözüyle değil, bunu sağlayacak kurumların, yerel meclislerin kurulması ile ve şantaj siyasetinin bitmesi ile olur.

Sezai Onur :Her ay belediye meclis toplantısı var.Zaman zaman master plan toplantıları var.Bu toplantılara katılarak fikirleri katkıları sunabiliriz.tartışabiliriz ve eleştirebiliriz.Ama seçimlere birkaç ay kala bu şeklide ortaya çıkıp sorgulamanız düşündürücü.5 yıldır neredeydiniz karga kardeş.Hem niye karga.Güvercin olsanız.Barışın ve kardeşliğin sembolü olarak gitseinz yöneticilere uyarsanız,sorsanız,sorgulasanız.Adada ayrılığı değil birlikteliği savunsanız.Yeşili,çevreyi,imarı,çarpık yapılaşmayı sorgulasak açıkça.Ama karşılarında dostça ve samimi bir şekilde yapsak.mesela bir panelle,açıkoturumla,kent konseyi marifetiyle.olma mı.Ama söyleyeyim size bu toplantılar çokça yapıldı ve salonların onda biri bile dolmadı.O zaman yöneticiler bize kulak vermez ve yanımızda olmazsa ne deseniz ne yazsanız haktır...

Ada Kargası: Sezai Bey asıl mesele Gökçeada Belediyesinin tek tek bireylerin hukuksuz uygulamalarına göz yumuyor görünek yarattığı santaja dayalı siyaset ortamıdır. Bu ortam sürdüğü sürece gökçeadalıların çoğu eleştirilerini açıkça dile getiremiyorlar. Belediyenin şeffalığı ve hesap vermeyi kabul etmesinin bir yolu olarak düşünün bizim girişimimizi. Bizim burada sorduğumuz sorulara Belediye yanıtlar vermeye başlarsa, halk da denetleme ve sorma işlevini yerine getirmeye başlayacaktır.

Sezai Onur :Mesela adada bu kadar askeri yasak bölge varlığı için Ankaraya neden yazmıyor ve tepki göstermiyoruz.4 tane milletvekili var neen onlara yazıp TBMM gündmine aldırmıyoruz.Sınır ticareti neden başlayamıyor.Rüzgar güllerimiz neden kurulmuyor.Serbest hayvancılık yasak ama kaymakamlar neden ucuna dokunamıyor.Yasaklayamıyor.Asker ve resmi kurumlar 5-6-7 katlı binaları imar planlarına aykırı dikerken neden sesiniz çıkmıyor.Tepkigöstermiyoruz.Çirkinlik abidesi masi otel için kopan haklı yaygara ve tepkiler neden bademli ovasına dikilen hava radar ve deniz radar (6 katlı) lojmanlarına da gösterilmiyor.Birinci derece sit alanlarında altın aramaları yapan ve canım alanları kalbura çeviren MTA ya karşı imsenin gıkı çıkmadı.Tuz gölünün yanında TPAO tarafından yapılan sondajlar için kim ne dedi ne yazdı.Daha yazacağım bunları,,

Ada Kargası : Örneğin Dün bu sayfada eleştirilerini dile getiren Çelik Avcutuncere takma isim kullanan bir kişi, belediyenin ağzından konuşurcasına, "Çelik Bey sen kendi yaptığın işlerdeki usulsüzlüklere bak" diye yanıt verdi. Detaylarla da bişeyler sayarak. İşte bu yaklaşım sözünü ettiğimiz Şantaj yöntemidir. "Yaptığımız büyük usulsüzlüklere sez çıkarırsan daha önce göz yumduğumuz küçük usulsüzlüklerini başına dert ederiz." denmektedir. Bu yaklaşım, Çelik Beyin deyimi ile "Tencere dibin kara, seninki benden kara" yaklaşımıdır bu ve adamızın giderek kapkara olmasına yol açacaktır. Biz buna dur demenin bir yolunu arıyoruz.

TARİHİ DOKU YERİNE TİCARİ BÖLGE İLANI VE SOKAĞI YİYEN BİNA !




Gökçeada Meydandan çıkıp Ecevitin dükkanını geçtiğinizde sağda yer alan taş evleri gözünüzü okşar.

Ancak hangi amaca hizmet ise, Bütün bu ada önceki Belediye başkanı döneminde Ticari alan ilan edilmiş ve arsaya yüzdeyüz oturumlu 3 kat imar verilmiş. Ancak anlaşılan Sit alanı olması yüzünden bugüne kadar bu alanda inşaat faaliyeti yapılamamış. Böylece adanın orjinal dokusunun bir parçası olan bu bölge korunabilmiş.

Sonra geçtiğimiz yıllarda Bugünkü belediyenin çabaları ile bu alandaki Sitin kaldırılması sağlandı.

Bunun ilk sonucu Ecevitin hemen yanında yer alan güzelim taş binanın yeni sahibi olan Elta Ada şirketi tarafından acımasızca yerle bir edilmesi oldu. Şirketin araziyi hemen kullanmayı düşünmediği halde binayı yıktırmasının nedeni, Sit alanının geri gelebileceğini düşünmüş olması olmalı.

Ve sonra bir ay önce, bu bölümün diğer ucunda yer alan bir arsada ilk inşaat başladı.

Söz konusu arsanın şimdiki sahibi olan Emre Bey bu arsayı Eski belediye başkanının bir akrabasından almış. Bu arsa aslında daha büyük bir arsanın veraset yüzünden ikiye bölünmesinden oluşmuş. Ancak ne hikmet ise, ikizi 37 metre kare iken, bu arsa 53 metrakareye çıkmış. Ve yandaki sokağa doğru büyüme göstermiş.

Böylece, Şehit Onbaşı Orhan Zengin sokağı yarıya kadar kazılarak üç katlı, betonerme bir binanın temelleri atılıverdi ve bina hızla yükseliyor.

Bu olay ne çok ders ve soru içeriyor farkında mısınız ?

1. Taş evlerden oluşan orjinal dokuyu içeren bir bölge nasıl olur da ticari alan ilan edilip, üç katlı beton binaların dip dibe dikilmesine açılır ?

2. Ada dokusuna çok saygılı olduğunu söyleyen ve Citta Slow ilan ettiren Yücel Atalay bu büyük yanlışı düzeltmek yerine neden bir de Sitin kaldırılmasını sağlar ?

3. Sokağa taşmış bir arsaya nasıl imar izni verilir, bunu düzeltmenin yolları aranmaz ?

4. Eski belediye başkanının ve yeni belediye başkanının hangi akraba ve köylülerinin bu bölgede arazileri vardır ?

5. Organik üretim yaparak adanın orjinal ve bozulmamış halini reklam konusu yapan bir şirketin bile bu tahribatta pay sahibi olması nasıl açıklanabilir ?

6. MHPli belediye ile AKPli belediyenin adayı tahrip etmek, yakın ve akrabalara kıyak yapmak konusunda aynı davranışı göstermiş olması şaşırtıcı mıdır ?

Son söz : O yüzden sevgili adalılar Belediye başkanının kim olduğu değil, hangi partiden olduğu değil, adanın çıkarlarını kişi ve zümrelerin çıkarlarının önünde tutup tutmadığı önemlidir. Ve hesap vermeye, halka danışmaya, halkla birlikte hareket etmeye hazır olup olmadığı.

KARGANIN DEDİĞİ !




EPEY ATILIP TUTULMUŞ KARGA HAKKINDA, BİR ÇİFT SÖZ HAKKI DOĞMUŞ KARGANIN : 
1. Karga kimseye hakaret etmiyor, iftira atmıyor, bazı gerçekleri göz önüne koyuyor ve çokça soru soruyor. 
2. Dileyen Karganın yazdıklarını eleştirebilir, itiraz edebilir, sorularını yanıtlayabilir. 
3. Ancak fikirlerle, gerçeklerle, sorularla baş edemeyenler Karganın altında buzağı, ve kötü niyet arıyorlar. 
4. Nasıl soru sorarmış Karga diyenlere, işte böyle sorar diyoruz sadece. 
5. Karganın anonim olmasını, kimler tarafından yayınlandığının bilinmemesini diline dolayanlara gelince : Karganın sorularıyla, fikirleriyle ve gerçeklerle baş edemeyenler, Karganın arkasındaki ekibi başka yollardan vurma heveslerini dile getiriyorlar, kusura bakmasınlar yedirmeyiz kargayı onlara. 
6. Kargaya saldırmak için onca klavye şakırdatanlar, iki satır da adada herkesin bildiği imar kayırmacılıkları, yolsuzlukları, göz yummalar üzerine konussa ne güzel olurdu!

GÖKÇEADA BİR ŞANTAJ CUMHURİYETİ MİDİR ?




Gökçeada bir Şantaj Cumhuriyeti midir ?

Geçenlerde bir okurumuz, bizim eleştirilerimizi destekleyen bir yorum yazdı. Ve birden bire takma isimli bir başka kişi, "siz kim oluyorsunuz da adadaki imar yolsuzluklarından, usulsüzlüklerinden, göz yummalardan söz ediyorsunuz, biz sizin ne usulsüzlükler yaptığınızı bilmiyor muyuz ?" minvalinde bir yazı yazarak bizi destekleyen okuyucumuza saldırdı. 

Okurumuz hakkıyla kendisini savunduktan sonra, bir tabir kullandı ve dedi ki "diyelim ki benim de usulsüzlüklerim var, peki "tencere dibin kara, seninki benden kara" siyaseti ile bu adanı hali nice olur?"

Okurumuz, böyle diyerek, Gökçeadanın büyük kanserine parmak basmış oldu. Gökçeadada öyle bir hava hakim ki, sanki hepimizin bir takım usulsüzlükleri var o nedenle kimse birbirine ses etmemeli ve bu düzen bozulmamalı.

"Tencere dibin kara, seninki benden kara" dediğimiz için Gökçeada giderek daha karanlık bir yer haline geliyor. Kimlerin ne dolaplar çevirdiğini, kimlere hangi kıyakların yapıldığını, adanın geleceğinin nasıl pazarlandığını bilemiyor, sadece çaresizce bekliyoruz.

Gökçeadanın hiç bir temel sorunu çözülmedi, çözülemiyor. Gençlerimiz hala issizlikten adayı terkediyor. Esnafımız hala siftahsız kepenk kapatıyor. Turizm yatırımları yapanlar sürekli fiyat kırmalarına rağmen yatırımlarının karşılığını alamıyor.

Ancak, sürekli bir yerler imara açılıyor, bir takım alanlarda imar yükseltiliyor, kot farkı denilerek koca binalar, oteller dikiliyor, belediyeye ait taşınmazlar satılıyor, arsacılar ve inşaatçılar kol kola istanbullulara satış yaparak para kazanıyorlar. Üstelik bu inşaatların malzemesi ve ustası dışardan geliyor. Adalılara kalan ise, on yıl içinde bütün çekiciliğini kaybetmiş, kimsenin yüzüne bakmadığı bir beton adası olacak.

Nuray Mestçi'nin deyimi ile, evinin bahçesine yaptığı müşemilatı, dükkanının önüne attığı iki masayı, asgari ücretle belediyede işe soktuğu kar sayan binlerce gökçeadalı ise bu imar ve inşaat çarkına laf edemiyor, çünkü laf ederse kendi ufak ayrıcalığını kaybedeceğinden korkuyor. Ve haksız da değil, çünkü Gökçeadanın idarecileri kendilerini eleştirenlerin, farklı siyaset güdenlerin acımasızca üzerine gidiyor, bırakın usulsüz işlerini, usulüne uygun işlerini bile yapılmaz hale getiriyorlar.

İşte bunun adı Şantaj Cumhuriyeti'dir.
Bunun tek çözümü vardır: ilçe idaresinde şeffaflık ve katılımcılık. Bugün Karganın sorduğu soruların doğrudan halk tarafından ve uluorta idarecilere sorulması için adalıların mahalle meclislerinde örgütlenerek yerel yönetime katılmasının yolu açılmalıdır. Bu uzun soluklu bir mücadeledir. Önce mahallelerde bu anlayışa sahip bireyler bir araya gelmeli, sonra muhtarlar ve sonra belediye başkanları bu anlayışa sahip insanlardan seçilmeli. Yoksa, başkan kim olursa olsun, rant çevrelerinin baskısına karşı koyması güç olacaktır.

Mart 2014 Belediye seçimleri adaylarına da sesleniyoruz : Tek adamcı, herşeyi kapalı kapılar ardında kotaran belediyeciliğe karşı şeffa ve katılımcı bir belediyeden yana olup olmadıklarını deklare etsinler.